Yaz mevsimi tatil planlarını da beraberinde getiriyor. Herkes bütçesine, zevk ve ilgilerine göre bir tatil arayışında. Ülkemizin dört bir yanı hem doğal hem de tarihi güzelliklerle bezeli. Bu durum özellikle yaz aylarında yoğun bir yabancı turist akımına sebep oluyor. Sahiller, plajlar yaz aylarında hareketli ve kıpır kıpır. Fakat bu eğlence ve cümbüşün içinde olmak isteyen kadar sakin bir tatil arayışı içinde olanlar da mevcut. Bu yazımızda Ege’deki huzurlu ve bakir noktaları sizler için derledik. Her biri dönüş yolunda size “Kalbim Ege’de Kaldı” şarkısını söyletecek kadar da etkileyici.
Sığacık, İzmir
İzmir’in güzel ilçesi Seferihisar’a bağlı güzel bir mahalle Sığacık. Üzümün, zeytinin, mandalinanın en lezzetlilerinin yetiştiği Sığacık hem doğal hem de tarihi bir güzelliğe sahip. Aslında küçük bir balıkçı köyüyken Sığacık’ın her geçen yıl daha çok kişi tarafından keşfedilmesiyle bugün yaz turizmi açısından oldukça gelişmiş. Sığacık’a yolunuz düşerse kalesini mutlaka ziyaret edin. Şu sıralar kalenin bazı bölümleri restore ediliyor. Selçuklular tarafından yapılan kalenin inşa tarihi tam olarak bilinmese de 16. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. Kale içerisinde kerpiç duvarlı, avlulu, çoğunlukla iki katlı olan tipik Selçuklu evlerinin onlarcası mevcut. Bu evlerden kimi yıkılmış olsa da çoğu mimari dokusunu hala koruyor. Sığacık’ın 12 İyon şehrinden biri olduğu biliniyor. İsmi ise kötü hava şartlarında denizcilerin sığındıkları bir liman olmasından geliyor. Bu limandan dolayı Sığacık’ta denize girmek pek mümkün olmuyor. Fakat 3 km ilerideki Akkum Plajı yaz aylarında oldukça iyi bir tercih olabilir. Altındaki kaynak suyundan ötürü her daim soğuk olan deniz aynı zamanda mavi bayrak sahibi. Sığacık Her sene eylül ayında Sığacık’ta Mandalina Festivali düzenleniyor. Bu festivalde nefis Sığacık mandalinalarından yerken düzenlenen konserlerle gönlünüzce eğlenebilirsiniz. Sığacık sakin bir mekân olsa da Teos’taki salsa geceleri, meydandaki meyhanelerde fasıl gibi keyifli aktiviteleriyle ziyaretçilerine eğlenceli vakitler vadediyor. Sığacık gibi doğal güzelliklerle çevrili bir yerde kalmak ve farklı keşifler yapmak için hemen şimdi Sığacık otelleri sayfasına göz atabilirsiniz.
Faralya, Muğla
Fethiye’ye bağlı bir köy olan Faralya hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle adeta cennetten bir köşe gibi. Faralya’da Roma ve Likya medeniyetlerine ait kalıntılarının yanında Kelebekler Koyu, Kabak Vadisi gibi yerleri de ziyaret edebilirsiniz. Resmi adı Uzunyurt olan Faralya sırtını Akdeniz’in kızılçam ormanlarıyla kaplı yüzüne yaslamış adeta bir doğa cenneti. Sit alanı olarak koruma altına alınan Faralya aynı zamanda Times tarafından Türkiye’deki 6 gizli cennetten biri olarak gösterilmiş. Mavi ve yeşilin ahenk içinde olduğu bu köy sakin ve dingin bir tatil geçirmek isteyenler için çok ideal. Köyün girişindeki Orta Mahalle olarak anılan yer Aktaş Plajı ve Kelebekler Vadisi’nin eşsiz manzarasının seyredilebileceği bir mekân. Kabak Mahallesi olarak anılan yerin hemen alt tarafında ise Kabak Koyu yer alıyor. Ölüdeniz’e birkaç kilometre uzaklığında olmasına rağmen Faralya sahili bambaşka. Kelebekler Vadisi’ne gitmek için halatlar ve kırmızı noktaları takip ederek biraz meşakkatli fakat çok eğlenceli bir yolla vadiye ulaşabilirsiniz. Yaklaşık 1,5 saat süren yolculukta nefis bir manzara size yol arkadaşlığı yapıyor. Vadide çadır kiralayabilme imkânı mevcut. Özellikle yaz aylarında şelale üzerindeki adeta dans eden binlerce kelebek kendinizi bir masalın içinde hissetmenizi sağlıyor. Faralya köyüne yolunuz düşerse otellerindeki yoga eğitimlerine katılabilir, Likya yolundan yürüyebilir, Kelebekler Vadisi’ni keşfedebilirsiniz. Doğanın kucağında muhteşem bir tatil yapmak için Faralya otelleri sayfasına göz gezdirebilirsiniz.
Birgi, Ödemiş
Sırtını Bozdağlar’a dayamış ihtişamlı fakat bir o kadar da vakur bir mekân Birgi. Binlerce yıldır Frigler’den Osmanlı’ya kadar onlarca uygarlık tanımış, hükümdarların gözdesi olmuş, gün gelmiş savaş ve yıkımla yaralanmış. Bugün İzmir’e bağlı olan Ödemiş’in bir mahallesi olan Birgi Aydınoğulları’nın en parlak döneminde beyliğe başkentlik yapmış. Bugün taşlı sokaklarının iki yanında beyaz boyalı, ahşap pencereli, avlulu, evler fotoğrafçılar için adeta doğal bir stüdyo görevi görüyor. Birgi sokaklarında yürürken asırlık ağaçlar ve mimari kendiniz birkaç yüzyıl öncesinde hissetmenizi sağlıyor. Bugün sit alanı olarak koruma altında olan Birgi’ye yolunuz düşerse gezi listenizde ilk sıraya Çakırağa ve Sandıkoğlu Konakları’nı eklemenizi tavsiye ediyoruz. Ahşap işçiliğinin zirve noktasındaki bu konaklar restorasyonun ardından müze olarak hizmet vermeye başlamış. Birgi’de mutlaka uğramanız gereken bir diğer önemli nokta ise Ulu Camii. Caminin inşasında tek bir çivi dahi kullanılmamış olması o dönemde ahşap işçiliğinde ne kadar ilerde olunduğunu da kanıtlar nitelikte. Çinilerle kaplı minaresiyle de oldukça dikkat çeken Ulu Cami’nin bahçesinde ise Aydınoğlu Mehmed Bey ve diğer devlet adamlarının türbeleri yer alıyor. Ayrıca İmam-ı Birgivi Türbesi, Güdük Minare, Dervişağa Camii, Kurşunlu Camii Birgi’de ziyaret edebileceğiniz diğer noktalardan. İzmir’den ulaşımın da kolay olduğu Birgi’yi bir hafta sonu ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. Hemen şimdi Birgi otelleri sayfasına bakabilir ve bütçenize en uygun oteli seçebilirsiniz.
Yeşilyurt, Çanakkale
Kaz Dağları’nın adeta kalbinde yer alan ülkemizin en güzel köylerinden olan Yeşilyurt Ayvacık ilçesine bağlı. Ege köylerindeki sıcaklığı hissedebileceğiniz köy ruhunuzu dinlendirebileceğiniz mekanlardan. Yeşilyurt’un sokaklarında yürürken taş evlerin her birinde farklı bir hikâyenin fısıltılarını duyacaksınız. Sokaklar o kadar güzel ki fotoğraf çekmekten yürümeye fırsat bulabilirsiniz. Başınızı ne tarafa çevirseniz kartpostallık karelerle karşılaşıyorsunuz. Sevimli dükkanlar ve renkli begonvillerin güzelliğini katmerlendirdiği sokaklarda yürürken tüm stres ve gerginliğinizden kurtulacaksınız. 1355’te bir Oğuz boyu tarafından kurulduğu bilinen köyün 700 yıllık bir geçmişi olduğu düşünülüyor. Yüzlerce yıldır Rum ve Türklerin hoşgörü içerisinde yaşadığı köyde nüfus mübadelesinden sonra Rum nüfusu kalmamış. Önceki adı Büyükçetmi olan köy son yıllarda gezginlerin uğrak noktalarından. İstanbul’a yakınlığıyla ulaşımın da kolay olduğu köy taş evlerin restorasyonundan sonra İstanbul’dan çok daha fazla ziyaretçi almaya başlamış. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde balolara, çeşitli yarışmalara ev sahipliği yapan köy eğitim, altyapı gibi hizmetlere de erken kavuşan yerlerden. Zengin bir kültüre ve estetiğe sahip olan köy her zaman canlı ve yaşayan bir merkez olmuş. Köyde taş evlerden dönüştürülen birçok butik otel mevcut. Konaklama tesisleri genellikle kıyı bölgelerinde bulunuyor. Köyde köylülerin açtığı tezgahlarda el emeği ürünler, reçel, tarhana vb. ürünler bulmak mümkün. Bunun yanında Yeşilyurt’ta gözlemeden tutun mantıya kadar geniş bir menüye sahip olan mekanlarda keyifli bir yemek yiyebilirsiniz. Çanakkale ve Türkiye’nin en güzel köylerinden olan Yeşilyurt’da yeşilin her tonunu göreceğinize garanti veriyoruz. Tam bir doğa tatili için erken rezervasyon fırsatlarından faydalanabilir ve Yeşilyurt otelleri sayfasına bakabilirsiniz.
Şirince, İzmir
Selçuk ilçesine bağlı olan Şirince köyü tarih ve doğanın iç içe olduğu sokaklarıyla son yıllarda hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak mekanlarından. Fakat köy asıl popülaritesini 2012’den sonra kazandı. Maya takvimin kıyamet olarak işaret ettiği tarihte inanışa göre dünya üzerinde canlı yaşamın kalacağı tek nokta Şirince’ydi. O dönemde Şirince’ye dünyanın dört bir yanından insanlar akın etti. Hatta dünyaca ünlü yıldızların bile köye geldiği söyleniyor. O tarihten bu yana da Şirince’ye ziyaretçi akını devam ediyor. Şirince gezinize taş evli sokaklarda kaybolarak başlamanızı tavsiye ediyoruz. Yanınıza fotoğraf makinenizi de almayı unutmayın. Daha sonra yönünüzü Ali Nesin tarafından kurulan Nesin Matematik Köyü’ne çevirin. Burası köye 1 km uzaklığında. Köyde iki kilisenin yanında Yunan mimarisinin izlerini taşıyan bir ilkokul, manastır ve onlarca çeşme yer alıyor. Şirince’yi tam anlamıyla keşfetmek, gitmişken birkaç gün kalmak için Şirince otelleri arasından seçim yapmakta gecikmemenizi öneriyoruz.
Adatepe, Çanakkale
Kazdağları’nda mavi-pembe pencereli evleriyle masallarda anlatılan köylerin gerçek hayata uyarlanmış hali olan Adatepe mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Sit alanı olarak koruma altına alınmış olan köyün içerisinde yaklaşık 250 tane tarihi yapı bulunuyor. Bu yapılardan bir kısmı restore edilerek yaşama elverişli hale getirilmiş. Denize yakınlığı ile ziyaretçilerini memnun eden Adatepe, Zeus Atları’nın da hemen yanında yer alıyor. Her köşesini fotoğraflamak isteyeceğiniz bu masalsı köyde Hurmalı Kahve adlı mekâna uğramanızı tavsiye ediyoruz. Bunun yanında Zeus Atları’nı mutlaka ziyaret edin. Ayrıca Adatepe Zeytin Yağı Müzesi de ziyareti hak eden yerlerden. Hüseyin Meral Zeytinyağı Evi’nde satılan zeytin sütünü de mutlaka tatmanızı tavsiye ediyoruz. İngilizlerin Yağ çiçeği olarak adlandırılan bu madde 100 kg zeytinden ancak 1 kg çıkıyor. Böylesine özel ve saklı kalmış bir yerde konaklamaksa apayrı bir deneyim şüphesiz. Adatepe otelleri sayfasından dilediğiniz oteli seçerek, tatil planlarınızı yapmaya başlayabilirsiniz.
Bağlarözü, Datça, Muğla
Datça’ya bağlı Yazıköyü sınırları içerisinde bulunan Bağlarözü çok güzel ve şirin bir koy. Antik dönemlerde Knidos’un asma bahçelerinin bulunduğu koyda bugün hala o dönemlerden kalmış olan terasları görmek mümkün. Bağlarözü Koyu’nun etrafında köylülere ait badem ağaçları bulunuyor. Yaz başında çiçeklenen bademlerin o güzel görüntüsünün eşliğinde Bağlarözü’nün serin sularında kulaç atarak huzurlu ve dingin bir tatil geçirebilirsiniz. Bu el değmemiş doğa harikasının yanına piknik yapmak için masalar mevcut. Fakat burada kamp yapmak da oldukça zevkli bir aktivite olabilir. Datça otelleri o kadar fazla ve çeşitli ki, eminiz arasından seçim yaparken zorlanacaksınız. Erken rezervasyon fırsatlarını yakalarsanız, çok uygun fiyatlara Datça’da tatil yapmanız mümkün.
Karaburun, İzmir
Adı birçok mitolojik hikâyede geçen Karaburun İzmir gibi büyük bir şehrin el değmemiş, küçük ve efsanevi güzellikteki bir köşesi. Karaburun’un küçük kalmasına yolundaki 300 virajın neden olduğu söyleniyor. Meşakkatli bu yoldan dolayı Karaburun’un gelişmediği söyleniyor. Sakin bir tatil arayanlardansanız bu cennet köşesi tam size göre. Mimas adıyla da anılan Karaburun mitolojik kaynaklarda Athena’nın ilk zeytin yetiştirdiği yer olarak geçiyor. Zeytinin yanında nergisin de ilk yetiştiği toprakların Karaburun toprakları olduğu söyleniyor. Bunun yanında şair Homeros’un da Karaburunlu olduğu, bu topraklarda dünyaya geldiği varsayılıyor. Karaburun’un sıcak yaz günlerinde serinleyebileceğiniz birçok koyu bulunuyor. Merkezdeki Mimoza Koyu Karaburun’un en önemli koylarından. Bir zamanlar mavi bayraklı olan bu koy ne yazık ki bu özelliğini kaybetmiş durumda. Bir diğer koy da Bodrum Koyu. Sualtı çeşitliliği bakımından zengin olan koyu görmenizi tavsiye ediyoruz. Ayrıca Kuyucak, Dolungaz, İncirli Koy Karaburun’da ziyaret edebileceğiniz diğer yerlerden. Karaburun otelleri sayfasından seçiminizi yaptıktan sonra online rezervasyon işleminizi de tamamlayabilirsiniz.
Ayvalık, Balıkesir
Balıkesir’e bağlı güzel bir tatil beldesi olan Ayvalık ülkemizin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden. Ayvalık’tan baktığınızda çıplak gözler Yunanistan’ın Midilli Adası’nı görebiliyorsunuz. Çok fazla girinti ve çıkıntıya sahip bir ada olmasından dolayı Ayvalık’ta oldukça güzel koy ve plajlar mevcut. Bu plajlardan en ünlüsü ise Sarımsaklı Plajı. Tam 7 km uzunluğundaki bu plaj temiz ve berrak denizi, altın rengi kumları ile insanın içini açan yerlerden. Sarımsaklı Sahili de yaz tatilinin o farklı atmosferini hissedebileceğiniz bir yer. Lunaparklar, midyeciler, dondurmacılar trafiğe kapatılan yol boyunca keyifli görüntülere vesile oluyorlar. Bunun yanında Sarımsaklı tarafında bulunan ve Şeytan Sofrası olarak adlandırılan bir yer mevcut. Şeytanın ayak izi denilen bir çukurun yer aldığı mekândan enfes güzellikte bir Ayvalık ve Midilli manzarasına şahit oluyorsunuz. Özellikle gün batımında burada deyim yerindeyse ömrünüz uzuyor. Ayvalık merkezde de tarihi Rum evleri, kiliseler ve birçok tarihi yapı mevcut. Ayvalık otelleri ve Cunda çevresindeki tesislere göz gezdirebilir ve ekonomik bir tatil planlayabilirsiniz.
Şakran, İzmir
70 ve 80’li yıllarda özellikle Karşıyakalı zenginlerin birçoğunun yazlığının bulunduğu bir yer Şakran. Bu durum Şakran’a olan ulaşımın kolaylığından kaynaklanıyormuş. Sahilde bulunan denize sıfır mesafedeki evler Şakran’a farklı bir hava katıyor. Güzel bir denizi olan Şakran birçok tatil beldesinin ne yazık ki gölgesinde kalmış. Neredeyse 30 yıldır aynı görünüme sahip olsa da sakin bir tatil geçirmek isteyenler için deyim yerindeyse biçilmiş kaftan. Şakran’da vakit geçirebileceğiniz kafe, bar tarzı mekanlar maalesef pek yok. Fakat sahildeki evlerden birinde konaklarsanız sabah uyandığınızda karşılaşacağınız ilk manzara masmavi bir deniz oluyor. Dinginliği sevenlerdenseniz bu manzara sizin için pek çok şeyden daha önemli oluyor. Şakran’a yolunuz düşerse meşhur böreğini de mutlaka tadın. Bugün Yenişakran adıyla anılan Şakran’da ziyaret edebileceğiniz bir de antik kent mevcut. Gryneion Antik Kenti döneminde ünlü Apollon Tapınğı’nın yanı sıra sunak ve kehanet ocağını da bulundurmasından dolayı oldukça önemliymiş. Şakran İzmir otelleri sayfasına giderek otelleri inceleyebilir ve sadece 1-2 dakika içerisinde rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Dikili, İzmir
İzmir’e 118 km uzaklığındaki güzel bir ilçe olan Dikili plajları, yemyeşil doğası, kaplıcaları ve tarihten kalan mirasıyla mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Hal böyle olunca Dikili’de gezilecek yerler saymakla bitmiyor. Yaz tatilini Dikili’de geçirme gibi planlarınız varsa buradaki birbirinden güzel plajlar sizi fazlasıyla memnun edecek. Belediye Halk Plajı, Kalem Adası Plajı, Kayra Plajı Dikili’nin mavi bayraklı plajlarından. Birçok imkânın da mevcut olduğu bu plajlarda doyasıya yüzebilir, gönlünüzce bir tatil geçirebilirsiniz. Dikili’ye yakın bir mesafede yer alan Nebiler Şelalesi de mutlaka uğranılması gereken yerlerden. Gürül gürül akan bir su ve etrafındaki asırlık ağaçlar size kendinizi farklı bir atmosferde hissettiriyor. Dikili’ye uğramışken Kalem Adası’nı da mutlaka ziyaret edin. Bademli Köyü’nden kalkan teknelerle ulaşabileceğiniz ada deniz ortasındaki yemyeşil görüntüsüyle görenleri adeta büyülüyor. Adaya ilginin yoğun olması ada içerisinde lüks konaklama tesislerinin de yapımını beraberinde getirmiş. Buradan Garipler Adası2na da geçebilirsiniz. Bunun yanında Türkiye’nin halkın ziyaretine açık ilk botanik bahçesi olma özelliğiyle de bilinen Atatürk Botanik Bahçesi’ni de ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. Bahçenin bünyesinde barındırdığı yaklaşık 3 bin çeşit bitki türü dünya literatüründe de yerini almış. Ayrıca Aterneus Antik Kenti, Pitane Antik Kenti ve Çandarlı Kalesi Dikili’nin tarihi yapılarından. Dikili’in tüm doğal ve tarihi güzelliklerini yakından görmek isterseniz, gitmişken birkaç gün konaklayacağınız bir tatil planı yapabilirsiniz. Dikili otelleri arasından en beğendiğinizi seçtikten sonraysa geriye tek bir işlem kalıyor, o da online rezervasyon yaptırmak…
Eski Foça, İzmir
Heredot’un en güzel iklim ve en güzel gökyüzü olarak tanımladığı bir yer Foça. Adını bir zamanlar denizlerinde bulunan fok balıklarından almış. Ege’de yer alan 12 İyon kentlerinden olan Foça köklü tarihi ve nefis doğasıyla mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Gelenlerin ayrılmak istemediği yerlerden olan Foça’da bu durumla alakalı bir de hikâye bulunuyor. Anlatılana göre Foça’da bulunan kara bir taş varmış. Bu taşa basan bir daha Foça’dan ayrılamıyormuş. Fakat bu taşın nerde olduğu kimse tarafından bilinmiyor. Taşın etkisi bilinmez fakat Foça’nın efsanevi güzelliğinin gelenlerin gitmek istememesi üzerinde etkisi olduğu kesin. Foça’yı keşfetmenin en iyi yolu tekne turları. Teknelerin ilk olarak Siren Kayalıkları’nda duruyor. Mitolojik kaynaklarda yer alan gövde kısmı balık, baş kısmı kadın olan siren adındaki canlıların bu kayalıklarda yaşadığı düşünülüyormuş. Bunun yanında siren kayalıkları altında yaşayan ve koruma altına alınmış Akdeniz foklarını da görebilirsiniz. Eski Foça’da ziyaret edilmesi gereken bir diğer yer de Kybele Tapınağı. Bu tapınak denizcilerin adaklar sunarak bolluk ve bereket istedikleri yermiş. Artık deyim yerindeyse Foça’nın simgesi haline gelmiş yel değirmenlerini de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Yel değirmenlerini görmeye gittiğinizde yanınızda fotoğraf makinelerinizi de mutlaka götürmelisiniz. Çünkü inanılmaz güzellikte fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Ayrıca Pers Mezarı ve Foça evleri de ziyarete değer mekanlardan. Foça’ya yolunuz düşerse Ege mutfağının hafif ve lezzetli yemeklerinden taptaze deniz mahsullerine kadar geniş bir yemek alternatifi de sizleri bekliyor. Eski Foça otelleri sayfasında denize sıfır konumda olan tesisleri ya da şirin butik otelleri görmeniz mümkün.